ANADOLU’NUN 10 BİN , TÜRK DİLİ’NİN BEŞ BİN YILI ve UYGARLIKLARDA BİR GEZİNTİ
…Anatanrıça yanında iki yırtıcı hayvan (pars veya aslan) bulunan bir taht üzerinde oturmaktadır. Bazen de Anatanrıça kendisi yerine sadece yüz yüze duran iki pars ile temsil ediliyordu. Prof.Mellaart bu kültün Çatalhöyük’teki devamlılığından bahseder ve bu halin MÖ.6500 ile 5650 yıllarını kapsayan on iki seviyede yani 8850 yıl boyunca devam ettiğini belirtir.
ANATANRIÇA KYBELE VE PARSLAR / PARS ORTA ASYA’DA Kİ TÜRK UYGARLIKLARINDA DA GÖRÜLÜR
Daha sonra Frigya adıyla anılan bölgenin hemen güneydoğu kıyısında bulunan Çatalhöyük’te MÖ.6000 yıllarında yaşayan halkın yarattığı bu kültü MÖ.500 yıllarında Etrüsk şehri Tarquinia’da yaşayan ve Lydia’dan gelmiş olan halkın yaptığı resimlerde aynen görüyoruz. İki halk arasındaki bu mükemmel kültür benzerliği, Anatanrıça kültünün ve aynı zamanda Anadolu halkının 5500 yıl gibi uzun bir zaman diliminde değişmeyen devamlılığının göstergesedir. Virgil (MÖ.70-19) Aeneid destanında , Batı Anadolu’da yaşayan ve Teukri adı verdiği eski Truvalılar’ın da aynı geleneklere sahip olduklarını şöyle anlatır :
“Aeneas’ın gemisi filonun önündeydi, gemisinin baş tarafında (Kybele’nin) Frig aslanları yükseliyordu.”
Anadolu halkı bu geleneği Mezopotamya’ya aktardı. Anatanrıça’nın aslanlarını Sumer’in Lagaş hanedan armasında da görüyoruz. Kral Eannatum (MÖ.2500) tarafından dikilen bir stele üzerinde bulunan bu armadada kanatları açık bir kartal, pençelerinde iki aslan tutmaktadır. Bu amblem Lagaş Kralı Lugalanda’nın (MÖ.2400) silindir mühüründe de bulunuyordu.
Yani, Çatalhöyüklüler, Sümerliler ve Etrüskler on bin yıllık bir devamlılığı temsil eden zincirin sadece üç halkasını oluşturuyorlardı.
Prof.Mellaart tabiatıyla Çatalhöyük’te 8000 yıl önce adeta modern görünümlü bir kasabada yaşayan halkın kimliğinden habersizdi. Afrodisias kentini kazan ve geçmişinin MÖ.beş binli yıllara uzandığını ortaya çıkaran Prof.Erim de Anadolu’da ilk medeniyeti yaratanların hakiki hüviyetlerini bilmiyordu. Fakat, bu toparklarda yetişmiş medeniyerlerin içimize kök saldığına inanan Erim şu sözleri söylerken onlarla akrabalılığını hissediyor gibiydi :
“Bu eserler Grek,Roma,Bizans falan değil. Bu taşlar bizim kökümüz. Hepsi Anadolu !”
Anadolu’nun ve onun ilk dünya uygarlığını yaratan çocuklarının uzun tarihi yeniden yazılacaktır. Onlar ve akrabaları Sumerliler, Babilliler ve Elamlılar bu uygarlığı öyle bir olgunluğa eriştirdiler ki, bir modern yazar şunları yazmaktan kendini alamıyordu:
“Yunanlılar, Yunanistan da değil burada (Anadolu da ) o parlak uygarlıklarını yarattılar. Burada onların ilk dehaları çiçek açtı; edebiyatta Homeros, felsefede Thales, matematikte Pythagoras, tarihte Herodot,tıpta Hippokrates burada doğdu.”
Diğer bir ifadeyle, eski parlak Yunan uygarlığını Yunanistanlı Yunanlılar değil, önce Pelasg kanı taşıyan ve Küçük Asya’ya göçtükten sonra da Karyalı kadınlarla evlenmek suretiyle daha da çok Türk kanı ile donanmış olan Anadolulu Yunanlılar yaratmışlardır diyebiliriz.
Roma uygarlığının oluşumunda düşünüldüğü gibi Yunanlılar değil daha ziyade Etrüskler rol oynamışlardır. Virgil’in Aeneid adlı epik eserinde belirttiğine göre, Etrüskler Roma’yı uygarlaştırırken kendi dillerini kaybederek Latinlerin asimilasyonuna maruz kalmışlardır. Prof. Muller’e göre :
“…sanatları, resmi ve tiyatroyu Romalılar Etrüsklerden, Yunanlılar ise Friglerden ve Lidyalılardan öğrendiler. Yunanlılar Frig flütünü aldılar, Fenike (Arami) alfabesini, Lidya sikkesini ve Babil (Sumer) ilimini benimsediler.”
Çatalhöyük halkı ve Etrüskler, Pelasglar ve diğer Türkçe konuşan Akdenizliler, Mezopotamya ve İran’ın Sümerlileri ve Elamlıları Avrasya’nın İskitleri ve daha sonra Kumanlar, Göktürkler ve Moğollar binlerce yıl devam eden aynı müşterek gömme geleneğine bağlı kaldılar. Genelde kraliyet ailesine mensup kişiler veya asiller, onlara “gönüllü” refakat eden askerleri ve yakınları ile beraber mezarlara gömülüyorlardı. Bu “gönüllü” refakat olayını Orta Asya’da Issık Gölü yakınında kazılan bir kurganda keşfedilen bir yazıttan öğreniyoruz. Hatta, Çin’deki Şang ve Yunanistan’daki Mykenae mezarlarında rastlanan aynı gömü geleneği bu uygarlıkların da Türk kökenli olduklarına işaret edebilir.
Bu eserde genelde Akdeniz ve Avrasya bölgelerini ve İran, Mezopotamya ,Horasan, Orta Asya’yı içine alan geniş sahada yaşadıkları bilinen Pelasglar, Etrüskler, Frigler,Teukriler (Truvalılar), Lidyalılar, Karayalılar, Likyalılar, Hitit-Hattiler, Hurriler, Urartular, İskit-Sakalar,Elamlılar,Partlar, Sümerliler,Aramiler,Yüeçiler ve Soğdlar gibi milletleri inceleyip dillerini birer Türk diyalekti olduklarını tesbit etmiş bulunuyoruz…
KİTABIN “SONUÇ” BÖLÜMÜNDEN ALINTIYDI
İÇİNDEKİLER:
- TÜRKÇENİN ESASLARI
- GÖKTÜRK YAZITLARI
- ÇUVAŞ DİLİ
- MACAR VE FİN DİLLERİ
- MOĞOL DİLİ
- HORASANLILAR VE TÜRKLER
- İSKİTLER VE DİLLERİ
- GÜNEY KARADENİZ HALKLARI
- ETRÜSK DİLİNİN ÇÖZÜMÜ
- TRUVALILAR,GİRİTLİLER VE KARYALILAR
- FRİGYA VE LYDİA DİLLERİNİN ÇÖZÜMÜ
- LİKYA DİLİNİN ÇÖZÜMÜ
- PELASGLAR-OĞUR TÜRKLERİ
- ETİ -HİTİT/HATİ DİLİ
- HURRİLER VE DİLLERİ
- URARTU DİLİNİN ÇÖZÜMÜ
- SUMER-BABİL DİLLERİ
- ARAMİLER VE DİLLERİ
- AKAMEN ARAMCASININ ÇÖZÜMÜ
- AKAMEN ELAMCASININ ÇÖZÜMÜ
- PERSLER VE MEDLER
- PONTUS,KAPADOKYA VE KOMMAGENE KRALLIKLARI
- PART DİLİNİN ÇÖZÜMÜ
- ISIK YAZITININ ÇÖZÜMÜ
- ÇİNLİ SEYYAHLAR VE SEMAVİ TÜRKLER
- SAKALAR,YÜEÇİLER VE EFTALİTLER
- SOĞDLAR
- ESKİ MISIR
- HİNT-AVRUPA DİLLERİ
- SAMİ DİLLERİ
- KÜRT DİLİ
- COĞRAFİ İSİMLERİN ÇÖZÜMÜ
- ESKİ ALFABELER
Kaynak: http://semrabayraktar.blogspot.com.au/2012/11/anadolunun-10-bin-turk-dilinin-bes-bin.html
You must be logged in to post a comment.