ATATÜRK’ÜN MANİSA’YI ZİYARETİ
Daima halkının arasında, halktan bir kimse gibi, serbestçe dolaşmıştır
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından sonra sık sık yurt gezilerine çıkmıştır. Bunun bir nedeni inkılaplarını anlatmak olduğu gibi bir diğer nedeni de kendisini görmeyenlerin de görmelerine sağlamaktır.
Atatürk’ün en büyük özelliği; gerek Milli Mücadele döneminde gerek Cumhuriyet’in ilanından sonra daima halkının arasında, halktan bir kimse imiş gibi, serbestçe dolaşmasıdır. Mustafa Kemal Atatürk, her önemli olay öncesi veya sonrası çıktığı yurtiçi gezilerinde halkını bilgilendirmiştir. Böylece halkının hem sevgisini hem desteğini kazanmıştır.
Atatürk’ün dikkate değer bir başka özelliği de; Milli Mücadele döneminde ve Cumhuriyet’in ilanından sonra Türk halkıyla olan yakın diyalogudur. Atatürk; önemli her olaydan inkılaptan önce veya sonra çıktığı yurt gezileriyle kamuoyunu aydınlatmayı prensip haline getirmiştir. Bu; halkın desteğini kazanmak olduğu kadar halkı bilgilendirmek bakımından da önemlidir. Daha önceki yazı dizilerimizde Atatürk’ün Bolu, Düzce, Geyve, Sakarya ve diğer illere olan gezilerini aktarmıştık. Bu yazı dizimizde Manisa’ya yaptığı ziyareti; Prof. Dr. Çelebi’nin Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi’ndeki yazısının ışığında aktaracağız…
Mustafa Kemal Atatürk Manisa’da yedi kez bulunmuş, bunlardan ikisinde (29 Eylül 1922 ve 26 Ocak 1931) treni istasyonda kısa bir süre beklemiş fakat trenden inmemiştir. Beş keresinde değişik sürelerle Manisa’da kalarak incelemelerde bulunmuştur. Bunlardan ikisinde ise (10-11 Ekim 1925 ve 8-9 Nisan 1934) geceyi Manisa’da geçirmiştir. Burada, Mustafa Kemal Atatürk’ün Manisa’ya ilk geliş tarihi hakkındaki bir yanlışa dikkat çekmek istiyoruz. 10 Ekim günü Atatürk’ün Manisa’ya ilk gelişi olarak kabul edilip kutlamalar yapılmaktadır. Atatürkçü Düşünce Derneği Manisa Şubesi tarafından, bu tarih doğru kabul edilerek yayınlanan gazeteye “10 Ekim” adı verilmiştir. 10 Ekim Atatürk’ün ilk gelişi değildir. 29 Eylül 1922’de Ankara’ya giderken uğramasını bir kenara bırakacak olursak, M. Kemal Paşa Manisa’ya ilk olarak 26 Ocak 1923’te gelmiştir. Bu yanlışın düzeltilmesi, tarihe olduğu kadar Atatürk’e de saygının bir gereğidir.
Gazi Mustafa Kemal Paşa, 14 Ocak 1923 günü, zaferden sonra sadece eğitim görmekte olan ordunun durumunu görmek ve halk ile görüşmelerde bulunmak amacıyla uzun bir yurt gezisine çıkmıştır. M. Kemal Paşa’nın bu gezisinde Manisa ve ilçelerine de uğrayacağı öğrenilince hazırlıklara başlanmıştır. Manisa’dan, Mutasarrıf Aziz, Milletvekili İbrahim Süreyya ile Belediye Başkanı Bahri Beylerden oluşan bir heyet, karşılama törenine katılmak için Alaşehir’e gitmişlerdir.
M. Kemal Paşa ve beraberindekiler yol boyunca törenlerle karşılandıktan sonra 26 Ocak 1923’de Manisa’ya gelmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa trenden inerek istasyon binasındaki kumandanlık dairesinde bir süre dinlenmiştir. Bu sırada Mutasarrıf Aziz (Akyürek) Bey, Belediye Başkanı Bahri (Santepe) Bey, Manisa ileri gelenleri, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri ve öğrenciler halk adına “Hoş geldiniz” demişlerdir. Mustafa Kemal Paşa ile yanındakiler ve karşılayıcılar daha sonra topluca Uzun Yol’a çıkmışlardır. Şimdiki Kız Meslek Lisesi ile doğumevi binalarının bulunduğu boş alana gelerek cirit oyunlarını seyretmişlerdir.
Ben ve mesai arkadaşlarım memleketin saadet ve selameti için çalışacağız
Gazi’ye hitaben konuşan belediye başkanı, “Manisalılar teşrifiniz üzerine bayram yapıyorlar” diyerek şunları söylemiştir. “Çünkü bugün millet ve memleketimizi esaretten kurtaran Büyük Millet Meclisimizin reisini ve Gazi Paşa kumandanım selamlamakla bahtiyardırlar. Zât-ı devletlerinin şimdiye kadar muvaffak oldukları müzaharet-i sübhâniyye bu devlet ve millete hayat ve istiklâlini kazandırmıştır. Şehir nâmına zât-ı devletlerine hoş geldiniz der ve Allah’tan sizi millete bağışlamasını tazarru eyleriz.
Mustafa Kemal Paşa da şu cevabı vermiştir:
” Muhterem Beyefendi ve Muhterem Ahali!
Livanız dairesine girdiğim dakikadan buraya gelinceye kadar halkın şahidi olduğum tezahüratı beni son derece mütehassis etmiştir. Bilhassa şu dakikada gördüğüm tezahürattan fevkalâde müteşekkirim. Bu tezahürat beni zahiri değil fakat manevî göz yaşlarına gark etmiştir. Bunlar beni müteessir ve mesrur etmiştir. Bir kaç ay evvel buradan geçtiğim zaman bu ahaliyi burada görmemiştim. Buralar ateşler içinde idi. Şimdi lelülhamd o günlerin geçtiğini ve halkın biraraya geldiğini ve çalışmaya başladığını gördüm. Şundan dolayı çok bahtiyarım:
Muhterem Ahali! Bütün efradımız çok çalışkandır. Feyizli araziye mâlik bulunuyorsunuz. Bu çalışkan ahalimizin mesaisi ile az zamanda çok nâfi neticeler elde edileceğine eminim. Belediyeniz halkı nâmına söylediğiniz sözlerden çok mütehassis oldum. Bundan sonra gerek ben ve gerek rüfeka-i mesaim(mesai arkadaşlarım) memleketin saadet ve selameti için var kuvvetimizle çalışacağız. Ancak mesaimizin muvaffakiyetle tetevvücü için bütün milletin şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da müzahereti elzemdir. Bizim kuvvetimiz milletin itimadıdır. Biz bu itimada mazhar oldukça bu neticeyi hep beraber iktitaf edeceğiz. Tezahüratınızdan dolayı teşekkürât-ı mahsusamı tekrar ederim.
Paşa konuşmasını bitirdikten sonra istasyona dönmüş ve halkın alkışları arasında İzmir’e hareket etmiştir. Halk, hareket eden trenin arkasından misafirlerini “Yaşasın Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, Yaşasın Büyük Millet Meclisimiz” sesleriyle uğurlamıştır.
1925 yazında gittiği Kastamonu’da Türk toplumu için yeni başlık olarak şapkanın benimsendiğini gösteren M. Kemal Paşa, aynı yılın sonbaharında da bir yurt gezisine çıkmıştır. Manisalılar, bu seyahatte M. Kemal Paşa’nın Manisa’yı da ziyaret etmesi için davet etmişlerdir. Bu amaçla Manisa adına, Belediye Başkanı Bahri, halkı temsilen Kani, Abbas ve milletvekilleri Reşad ve Kemal Beylerden oluşan heyet Balıkesir’e giderek Gazi ile görüşmüşlerdir. Manisa heyetine sıcak ilgi gösteren Gazi, Manisa’yı ziyaret edeceği vaadinde bulunmuştur.
M. Kemal Paşa, yol üzerindeki Akhisar’da incelemelerde bulunduktan sonra Manisa’ya hareket ederken, Manisa, Cumhurbaşkanını yeniden kucaklamaya, bağrına basmaya hazırdı. Vilayet sınırından itibaren yol üzerindeki köyler ve istasyonlar süslenmişti. İstasyon ve şehir, bayraklarla, çiçeklerle donatılmış; Gazi’nin geçeceği yollara halılar döşenip taklar kurulmuştu.
Bir hanım ’yanık yurdun hanımları namına hoş geldiniz’ diye karşıladı
Anadolu Ajansı 10 Ekim 1925’de şu habere yer vermiştir. “Manisa, Gazi Paşa hazretlerinin teşriflerine intizaren vilayet hududundan itibaren güzergâhtaki halk köyleri süslemektedir. Manisa cuş-u huruş içindedir. Belediye fevkalâde hazırlıklarına devam ediyor. Paşa hazretleri öğle yemeğini Akhisar’da yiyeceklerdir. Akşam Manisa’da şereflerine verilecek ziyafette bulunacaklar ve ertesi günü İzmir’i teşrif buyuracaklardır.”
Heyecanla beklenen tren, Gazi ve beraberinde Ali Said, Fahreddin ve Ali Hikmet Paşalarla milletvekilleri olduğu halde 10 Ekim 1925 günü Manisa’ya gelmiştir. Gazi ve beraberindekileri vilayet, belediye, fırka kumanda heyeti, Türk Ocağı, Halk Fırkası temsilcileri karşıladılar. İstasyondan belediye binasına kadar yerlere serilen halılar üzerinden yürüyerek gelmişlerdir. Yol boyunca yolun iki tarafında kendisine karşı sevgi gösterilerinde bulunan halkı şapkasıyla selamlayarak askerlere “Merhaba”, demiş halka da, “Nasılsınız? İyi misiniz?” diyerek hatırlarını sormuştur. Kendisine çiçekler ve konfetiler serpilen Paşa için kurulan birinci takın önünde kurbanlar kesilirken bir hanım öne çıkarak; “Ey Ulu Gazi! Bu yanık yurdun hanımları nâmına hoş geldiniz der, yüksek saygılarımı sunarım” demiştir.
Yol boyunca çeşitli kuruluş ve belediyeler adına Gazi’ye buketler takdim edilmiştir. Belediye önünde Naci Paşa tarafından karşılanan Mustafa Kemal Paşa, beş dakika dinlendikten sonra heyetleri kabul ederek hepsiyle teker teker ilgilenmiştir. Daha sonra balkona çıkarak beklemekte olan halkı selamlamıştır. Gece de, Gazi şerefine 100 kişilik bir yemek verilmiştir. Yemekte Belediye Başkanı Bahri Sarıtepe aşağıdaki konuşmayı yapmıştır:
“Ulu Gazi! Büyük Dâhi!
Manisa’nın ebedî minnet ve şükranlarını arzeylerim. Manisa senelerce zulüm ve imhanın envaını görmüş, nihayet büsbütün yanmış iken senin emr-ü kumandanla, senin büyük dehanla bir mucize gibi kurtulmuştur. Bu mucizeye Manisa daima hürmet edecektir. Manisa yeni hayata girerken hep senin emirlerini, irşâdlarını bütün dikkatiyle takip edecek, onların tamamen tatbikine çalışacaktır. Bu yeni memleket eskiliklerden, hurafelerden, köhne ve batıl itikattan ve temayülattan uzak, yeni, asrî ve medenî bir memleket olacaktır. Bir zamanlar müessesât-ı atikasının ınebzuliveti ile maruf olan Manisa bundan sonra müessesât-ı medenî ile süslenecektir. Fakat bütün bunları mübeccel ve muhterem Gazisinin emr-i irşadlarına medyunuz. Bir zamanlar bize ’siz kurtulacaksınız.’diye emir ve irade buyurdunuz. Derhal köhne temayülattan sıyrıldık. Asrın, medeniyetin yollarına düştük. Bizim daima rehberimiz sen olacaksın ulu Gazi! Çünkü halkımız bir defa görmüştür ki, senin çizeceğin yol hayat ve necat(kurtuluş) yoludur. İstiklâl yoludur, medeniyet yoludur, irfan yoludur. Senin emrinle istiklâle kavuşan halkımız yine senin emrinle hayat ve medeniyet yolunda yürüyecektir. Bizi bu yoldan hiçbir zaman, hiç bir vakit, hiç bir endişe çeviremeyecektir. Buna emin ol Ulu Gazi, büyük dâhi, ebedî minnet ve şükranlarımızı lütfen kabul et büyük münci!”
Bizim kalbimiz, bizim fikrimiz tamamıyla sizin hissiyat ve amalinize uygun gelmekte
Mustafa Kemal Paşa da şu cevabî konuşmayı yapmıştır: “Manisa’nın Muhterem Ahalisi;
Yaptığınız bu coşkun tezahürat ve sevinçle hâsıl olan heyecanın şiddeti zail olmadan bana müsaade ediniz, sizi kemâl-i samimiyetle selamlayayım ve hakkımdaki tezahürattan dolayı teşekkür edeyim.
Muhterem arkadaşlar! Sizin efkârınızı, temayülâtınızı pek veciz bir suretle ifade eden belediye reisi beyefendinin sözlerini ikiye ayıracağım: Birincisi şahsıma ait iltifatlarınızdır. Buna arz-ı minnet ederim, ikinci cihet ki, en mühimi, en esaslısıdır. O da sizin terakki ve teceddiid yollarında atmakta olduğunuz hatvelerin manası, medlulüdür. Bunları da kemâl-i takdirle yadederim. Muhterem ahali! Bu noktada mucib-i mefharetimiz olan bir ciheti arz edeyim. Görülüyor ki, bizim kalbimiz, bizim fikrimiz tamamıyla sizin hissiyat, efkâr ve amalinize tetabuk(uygun gelme) etmektir. (Hay hay sesleri) Bu vesile ile tekrar etmek isterim. Bütün memleket, bütün cihan bilsin ki, Türkiye halkı rüesasıyla, müdiraniyle ve rüesa, müdiranı da halkıyla beraber aynı yolun yolcusu, hemfikir insanlardır.
Aziz Manisalılar! Ben Manisa’yı yangınlar içinde harap ve türâb bir halde görmüştüm. Muhterem Manisalılar! Ben sizi zulmetten, ateşten, esaretten henüz kurtulduğunuz bir zamanda görmüştüm. Fakat o günkü halleri itiraf ederim, hakiki teessürle telakki etmedim. Gerçi siz zulüm ve taarruzun şiddetli darbelerinden henüz kurtulmuştunuz. Fakat ben emindim ki, bu kadar şiddetli darbeler insanların imanlarını takviye eder. İstidadı, cevheri olan bir millet öyle darbelerden mütenebbih(akıllanmış) olur. Maziye nisbeten atisini(geleceğini) daha çok parlak yapabilir. Muhterem arkadaşlar! Felaketler insanları, akılları başında olan milletleri daima azimkar hamlelere sevk eder ve işte siz de o hamleleri yapmaktasınız. Bugün mamuriyet itibarıyla gördüklerim bu hamlelerin çok bariz tezahürleridir. Arkadaşlar! Bugünkü teyakkuzlarınızın, azminizin çok az zamanda çok feyizli neticeler vereceğine emin olarak sizi tekrar hürmetle selamlarım.”
10 Ekim gecesi Gazi’nin şerefine kalmakta olduğu vali konağında verilen yemek esnasında Manisalı gençler tarafından bir fener alayı düzenlenmiş, oyunlar oynanmıştır. M Kemal Paşa; düzenlenen fener alayını ve zeybek oyunlarını beraberindeki Kazım Özalp Paşa ile seyretmiştir. Fener alayına katılanlardan sadece birisinin başında fes vardı. Cumhurbaşkanı bu çocuğu yânına çağırarak, “Bu fes nedir?” diye sormuş ve bunun üzerine genç, fesi yırtarak yere atmıştır. Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler ertesi gün öğleden önce, otomobille yeni yapılan çarşıyı ve üzüm pazarını gezmişler ve caddeleri dolduran halkın “Yaşa!” tezahüratları ve alkışları arasında trene binerek İzmir’e hareket etmişlerdir. Manisa valisi, belediye başkanı ve diğer temsilciler misafirlerini Muradiye’ye kadar uğurlamıştır.
Vali ve sıkıyönetim komutanı özel trene binerek Soma’ya kadar Gazi’ye eşlik etti
Mustafa Kemal Paşa incelemelerini tamamlayarak 16 Ekim 1925 günü erken saatlerde İzmir’den Konya’ya harekete etmiştir. Gazi’nin özel treni Manisa’da beş dakika kadar durmuştur. Vali, erkân, komutanlar, Cumhuriyet Halk Fırkası ve Türk Ocağı temsilcileri istasyonda hazır bulunmuşlardır. Gaziyi tekrar görmek için bekleyen halk, Paşa o esnada uyumakta olduğundan görememiş ve üzgün bir şekilde istasyondan ayrılmıştır.
Mustafa Kemal Paşa, 16 Haziran 1926’da, Balıkesir’den İzmir’e gelirken, Manisa’da kısa bir müddet durmuştur. Mustafa Kemal Paşa Akhisar’dan ayrılarak 12.00’de Manisa’ya gelmiştir. Cumhurbaşkanı’nın treni halkın sevgi gösterileri arasında istasyona girmiştir. Gazi’yi, Manisa miletvekillerinden Kemal, Yaşar, Saim Beylerle Belediye Başkanı Bahri Bey Soma’dan beraber gelen Vali Müştak Lütfi (Gürsan), Kani ve Abbas Beyler, vilayet erkânı, subaylar, Türk Ocağı temsilcileri ve halk karşılamıştır. Bu arada Türk Ocağı’ndan Safure Hanım, Cumhurbaşkanına Manisalı hanımlar adına “Hoş geldiniz” demiştir. Halkın alkışları arasında hükümet konağına giderek öğle yemeğini burada şerefine verilen yüz kişilik bir ziyafetle yemiştir. Daha sonra belediye binasını ve Halk Fırkası’nı ziyaret ettikten sonra Manisa’dan ayrılarak İzmir’e hareket etmiştir.
Menemen’de meydana gelen olaydan sonra Cumhurbaşkanı yine bir yurt gezisine çıkmıştır. Gazi’nin bu seyahatinin öğrenilmesinden sonra Manisa Valisi Fuat, Cumhuriyet Halk Fırkası Reisi Kamil, Jandarma Komutanı Safa Beylerle İzmir-Turgutlu demiryolu hareket başmüfettişi Süleyman, Afyon’a giderek, Gazi’ye bağlılıklarını bildirdiler. Mustafa Kemal Paşa 26 Ocak 1931 günü sabahın erken saatlerinde Alaşehir ve Salihli’den geçerek Turgutlu’ya gelmiştir. Gazi, karşılama töreni yapılmasını istemediği halde mülkî ve askerî erkân ile halk buna rağmen istasyonda toplanmıştı. Sabah 05.45’te Manisa’ya gelen tren Manisa istasyonunda bir kaç dakika durduktan sonra hareket etmiştir. İzmir’deki incelemelerini tamamlayan M. Kemal Paşa, dönüşte 6 Şubat 1931 gecesi Manisa istasyonunda Vali Fuat (Baturay) Sıkıyönetim Manisa Bölge Komutanı Muzaffer Paşa, Belediye Başkanı Ali Rıza Besen ve ilgililer tarafından karşılanmıştır. Vali ve sıkıyönetim komutanı özel trene binerek Soma’ya kadar Gazi’ye eşlik etmişlerdir. Balıkesir’den İzmir’e dönerken de treni Manisa’da durmamıştır. 28 Ocak 1933’de Gülcemal vapuru ile Mersin’den ayrılan Cumhurbaşkanı 31 Ocak günü İzmir’e gelmiştir. Mustafa Kemal Paşa İzmir’deyken, Vali Fuat, Abbas, Çivici Murat (Uzman), Kamil Özemre, Rıza Kubur, Kani (Karaosmanoğlu) ve Manisa milletvekili Dr. Saim (Uzel) Beylerden oluşan bir heyet, Paşa’yı davet etmek için İzmir’e gitmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa bu daveti kabul etmiştir. Ne var ki, bu esnada Bursa’da ezanın tekrar Arapça okunması gündeme geldiği için, Paşa, oraya gitmiş, Manisa’ya gelememiştir.
Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ataturkun-manisayi-ziyareti-91076h.htm