Kürt diye bir ulus hiç olmadı!

Kürtler’in ortak bir dili yoktur.

Kürt toplulukları diye sunulan topluluklar, ayrı ayrı oldukları için, ortak bir dilleri yoktur. Hatta daha ileri giderek şunu da söyleyebiliriz: Kimin Kürt olduğu, kimin Kürt olmadığı; kimin Kürtçe konuştuğu, kimin konuşamadığı bile belli değildir.

Aslında Zorani, Kurmançi ve Zaza lehçeleri dedikleri lehçeler arasında bir ortaklık olmadığı gibi, anlaşma sağlamak da mümkün değildir. Halbuki, iki ayrı devletleri olmalarına ve aralarında üç bin kilometreden fazla mesafe bulunmasına rağmen Azer lehçesi ile Anadolu lehçesinin ortak gramer kuralları olduğu gibi, bu lehçelerde anlaşmak da oldukça kolaydır. Çünkü, lehçeler farklı olsa da dil ortaktır ve Türkçedir.Kendilerine Kürt diyenlerin ortak bir dili yoktur ve Kürtçe diye bir dil bu yüzden hiç olmamıştır. Konuşulan dil, aşiretlerin, kabilelerin dilidir. Ulus dili değildir. Bunu, farklı lehçe dedikleri ile anlaşamamaları açık olarak gösterir.

Ulus olamayanların tarihleri de olmaz.

Henüz millet olamayanların, dilleri olmayanların, devlet geleneği bulunmayanların, tarih boyunca, aşiret ve kabile olarak yaşayanların tarihleri olamaz. Çünkü, tarih yapmak için, millet olmak, medeniyet kurmak, dil, yazı, kültür yaratmak gerekir.

Yukarıdan beri ortaya koyduğumuz kanıtlar, Kürtlerin millet olmadıklarını, ortak bir dilleri olmadığını, ortak bir yazılarının ve kültür varlıklarının bulunmadığını göstermektedir. Bu yüzden Kürtlerin devleti olmadığı gibi, o devletin tarihini verecek tarihleri de yoktur.

Tarih için, arkeolojik bulguların, yazılı metinlerin, buluntuların, efsane ve mitolojinin gerektiğini yukarıda belirtmiştik. Kürtlerin ne yazılı metinleri, ne arkeolojik buluntuları, kalıtları, ne de efsane ve mitolojileri vardır.

Demirci Kava Efsanesi diye anlatılan hikaye bile onlara değil, Medlere (Perslere) aittir ve Kürtlerle yakından uzaktan bir ilişkisi yoktur.

Kürt yapılan Zerdüşt, Babek, Nurettin Zengi gibi isimler kesin olarak kanıtlanmıştır ki, Türk ulusunun kahramanlarıdır. Zengilerin Türk boyu olduğu artık kesin olarak kabul edilmişken, boy başçısı Nurettin Zengi’nin Kürt olduğunu iddia etmek, havanda su dövmek gibi bir şeydir. Birinci Genel Müfettiş Abidin Özmen’in İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya verdiği 1936 tarihli raporda; Ermeniler tarafından Erivan’da toplanan Kürdoloji kongresinde alınan kararlardan birinin “Kürtlerin aslını eski olaylara dayandırarak bulmak ve bir Kürt tarihi yazmak” olduğu belirtilmiştir. Bu alınan karar, Kürtlerin bir tarihi olmadığını, onlara siyasi bir kimlik kazandırabilmek için bir tarih yazılması gerektiğini açık olarak göstermektedir. Tarihin eski olması için de, eski olaylara dayandırılması gerektiğine vurgu yapılıyor.

Kürtlere tarih yazma çabaları Rus bilim adamı Minorsky, Kürtlere bir köken efsanesi yaratabilmek için, eski Mezopotamya kavimleri ile Kürtler arasında bağlantı kurmaya çalışmış ve Medleri Kürtlerin atası olarak göstermek istemiştir. Bruinessen, Minorsky’nin bu tezini çürütmüş, Minorsky bu sefer Urartuları, Kürtlerin atası olarak ilan etmekten çekinmemiştir. Fakat, Nöldeke, M. Hartmann ve Wisbach gibi araştırmacılar, Minorsky’nin bu tezini de çürütmüşlerdir.

Peter Lerch, Kürtlerle Keldaniler arasında ilişki kurmuş, Said-i Kürdi de bu masala inandığı için, 1908 inkılabının getirdiği özgürlük ortamı içerisinde Beyazıt Meydanı’nda yapılan bir mitingde yaptığı konuşmaya “Ey Keldanilerin torunları, Ey Keldanilerin varisleri” hitabı ile başlamıştır (Said-i Kürdi’nin, bugün Said-i Nursi olarak takdim edildiğini de hatırlatalım). Dilbilimci F. Rödiger ve A. F. Pott, Kürtçe denilen dil ile Keldani dili arasında karşılaştırmalar yapmışlar ve Kürtçe adıyla yaratılmak istenen dilin Keldani kökenli olduğu iddiasını kesin bir şekilde reddetmişlerdir.

Şeyh Sait ve Dersim isyanlarına karıştığı için yakalanması istenen İhsan Nuri, kaçıp sığındığı İran’da, İranlıların desteği ile kurduğu Nejad-ı Kurd adlı Türk düşmanı enstitüde yazdığı bir kitapta “Ermeniler ile Kürtler aynı soydandır ve Ermeniler ‘Hıristiyan Kürtlerdir’, Zerdüşt de bir Kürt peygamberidir.” demiştir. Nuri, Nemrut’u da Kürt yapmıştır. İhsan Nuri, Minorsky’ye, Peter Lech’e, Nikitin’e, Said-i Kürdi’ye inanmamış olmalı ki, Kürtlere yeni bir ata (Ermeniler) bulmuş ve Kürtlerle Ermenileri aynı soydan ilan etmiş.

Kürtler: Atasız ve tarihsiz bir topluluk.

Yukarıda kısaca değindiğimiz hususlar Kürtler’in atasız ve tarihsiz bir topluluk olduklarını açık olarak ortaya koymaktadır.

Kendilerini; Medlere, Urartulara, Keldanilere, Ermenilere dayandırmaya çalışan bir topluluğun hiç biri olmadığı kesindir. Ünlü Rus tarihçisi İ. N. Gumilev’e göre:

Atasız ve tarihsiz toplumların ortak bir dili yoktur. “… Alfabesi, yazılı edebiyatı, ortak bir tarihi de yoktur. Bu tip topluluklarda küçük bir gurubun dili ön plana çıkar ve zamanla o topluluğun dili haline gelir ama, bu dil çok melez bir dildir… Bunlar kendi bölgelerinde eskiden yaşamış hemen herkesi sahiplenirler ve atasız topluluk bir anda çok atalı bir topluluk haline gelir.” Burada anlatılan atasız ve tarihsiz toplumun, yukarıda bizim anlatmaya çalıştığımız toplum ile ne kadar örtüştüğünü görüyorsunuz.

Atasız toplumların uluslaşması bir siyasi süreçtir ve şüphesiz bunun temelinde de etnik bir hikaye, masal vardır. Etnikliğin olmayan hikayesi vardır. Kürtlerin kendilerini bu kadar etnisiteye dayandırmaya çalışması, kendilerine bir ata araması, olmayan etnik hikayeyi uydurmak içindir.

Matematikte bir kural vardır: sıfırın, yani olmayan bir şeyin, sıfırla, olmayan bir şeyle, toplanması sıfır, yani olmayan şey olur.

Ulus yok, tarih yok, dil yok, yazılı edebiyat yok, yazılı belge yok…

Bu kadar yoktan var çıkması nasıl mümkün olur?

Kaynak: Hüseyin Adıgüzel

Yayının oluşturulma tarihi: 13 Ekim 2013

Kaynak: http://bozkurt-turk.blogspot.com.au/2013/10/kurt-diye-bir-ulus-hic-olmad.html

Leave a Reply