MAKALE – HÜRRİYET AVUSTRALYA: TEHLİKE İÇİNDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ
TEHLİKE İÇİNDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ
Devlet, bir ulusun egemen olduğu topraklarda kurduğu yönetim örgütüdür. Anayasaya göre Devlet; “Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak” la görevlidir.
Türkiye gibi demokratik toplumlarda devletin vatandaşına karşı çeşitli görevleri vardır. Devlet, bu görevleri yasama, yürütme ve yargı organlarıyla yerine getirir.
1-YASAMA: Kanun koyma ve gerektiğinde değiştirme demektir. Yasama yetkisini, anayasamıza göre millet adına Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kullanır. Yetkisini başka kurum veya kişiye devredemez. TBMM halk oyuyla seçilen 550 milletvekilinden oluşur. Seçimler 5 yılda bir yapılır.
2-YÜRÜTME: Yürütme yetkisi ve görevi Türk milleti adına Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu tarafından kullanılır.
3-YARGI:Yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. Hakimler görevlerinde bağımsızdır. Hiçbir kurum veya kişi mahkemelere emir veremez. Hakimler görevlerini anayasa ve hukuka uygun yaparlar. Anayasa mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare mahkemesi ve Uyuşmazlık mahkemesi olmak üzere; ülkemizde 6 tane yüksek mahkeme vardır.
Toplumda adalet ve güvenliği sağlamak, sağlık ve eğitim gibi çok önemli konular devletin akla ilk gelen görevlerindendir. Devletin görevleri zaman içinde ve çeşitli toplumlara göre değişmektedir. 19. yüzyılda başlayan sanayi devrimine kadar devletlerin temel görevi iç ve dış güvenliği sağlamaktı. Sanayi devrimi ve burjuvazinin ortaya çıkmasıyla devletin ekonomik görevleri ortaya çıktı. Bu dönemde devletten, başta, emlak olmak üzere temel hakları koruması, ekonomik yatırımların alt yapısını hazırlaması beklenmiştir. Ekonomik gelişmeler, gelir paylaşımındaki adaletsizliğin artması, 20. yüzyılın başlarından itibaren, iki önemli devlet anlayışını doğurmuştur. Sosyalist devlet tüm üretim araçlarına sahip olan, özel emlak edinmeyi reddeden bir anlayıştır. Buna karşın sosyal devlet ise güçsüzlere yardım eden, gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldıran devlettir. Batı Avrupa, sosyalist devlet anlayışına karşı sosyal devlet anlayışını geliştirmiştir. Günümüzde ise gerçek sosyal devlet anlayışından çok uzaklaşmakla beraber, kapitalizm aracı ile anlamını gerçek amaç ve anlamını tamamen yitirmiştir.
Hükümet, hukuk ve siyaset biliminde biri dar, diğeri geniş anlamda kullanılan ve çeşitli anlamları olan bir kavramdır. Dar anlamda, bir devletin otoriteye ilişkin kararlarını uygulayan ve yürütme gücünü temsil eden bakanlar kurulunu ifade eden hükümet kavramı, geniş anlamda bir devletin yasama, yürütme ve yargı organlarını ve bunlara bağlı olarak devlet yetkisini kullanan tüm devlet organlarını içine alan siyasal yönetim biçimini ifade eder; demokratik hükümet ve monarşi hükümeti gibi.
Devletin bir organını ifade eden dar anlamdaki hükümet, bazı farklılıklar olmakla beraber, genellikle devlet başkanı, başbakan, bakanlar kurulu ve bakanlıklardan meydana gelir. Günümüzde hükümet sözcüğü daha çok bakanlar kurulu ya da kabine ile eşanlamda kullanılır, örneğin Bakanlar Kurulu.
Hükümet sistemlerinden belli başlı olanları; parlamenter, başkanlık, yarı başkanlık ve meclis hükümetleridir.
Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Genel Başkanı Osman Pamukoğlu; Türkiye’deki devlet yapısının, yanlış, kasıtlı, tahrip edici ve yıkıcı politikalar uygulayan hükümetler tarafından nasıl çok büyük bir tehdit altında olduğunu açıkça şöyle ifade etmiştir:
“İnsanoğlunun toplumsal düzeni sağlamada bulduğu ve eriştiği kurumun adı devlettir. Devlet; hazine, ordu ve adil çalışan mahkemelerdir. Devlet cesur, dürüst, zeki, çok yetenekli ve çok çalışkan insanlar tarafından yönetildiği takdirde ana vazifelerini yerine getirebilir, aksi halde yozlaşır ve demagojilerle zayıflatılarak yıkılır. Tarih bunun sayısız örnekleri ile doludur.
Elimizde bulunan Anadolu, sayısız devletler, medeniyetler ve kavimlerin yok oluşlarına tanık olmuş en çarpıcı bir coğrafyadır. Geçen birkaç yıl zarfında içerden ve dışarıdan Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerinde el oğluna yaranmak için kukla oynatanların gözlerini karartıp akla, hayale, mantığa gelmeyecek senaryo ve mizansenlerle Türk ordusuna hücuma geçmeleri çok da yadırganmamalıdır. Çünkü, vatanı o koruyacak ve milli bütünlüğü de sonunda O sağlayacaktır. İnsan vatanını niye sever; başka çaresi yoktur da onun için. Milletlerin yurtseverlikten başka surları yoktur, boş ve dejenere insanlar ise bu duygudan mahrumdur. Bunlar basit bir geveze ve istismarcı olmaktan da ileri gidemezler. Budalalığın ilacı yoktur!
Yaşasın Vatan, Yaşasın Türk Milleti”
Türkiye’nin içinde bulunduğu şu anki durum çok endişe vericidir. AKP vatanın temel taşlarını, ayak direklerini, hayat damarlarını, her geçen gün yabancı sermayeye satarak milli istikrarımızı ve ekonomik gücümüzü yıpratıp yok etmektedir.
AKP, limanlar, enerji sektörü, TÜPRAŞ, TEKEL, Sümerbanklar, SEKA’lar, TELEKOM, ERDEMİR, Bankalar, deniz işletmeciliği, otoyollar ve köprülerden sonra, şimdide Demiryollarını satmaya çalışıyor. Demiryolları sadece halkçılığın ve devletçiliğin en önemli simgeleri değil, ulusal bağımsızlığın ve milli ekonominin temel taşlarındandır.
AKP aynı zamanda bir başka alanda devlet düzenini yıkıp milli istikrarı zedeleme bahasına PTT’yi özelleştirmek için kanun değişikliği çalışmaları içerisinde. Türk milletin haberleşmesi ve ulaşımı yabancı sermayeye tasfiye edilirse, ki TELEKOM hali hazırda bu durumdadır, bir daha belimizi doğrultmamız çok zor olacaktır. Halkımızın bu apaçık vatan hainliklerine bir dur demesinin zamanı gelmiştir.
Ey Türk Gençliği!!! Zaman Atatürk’ün Bursa Nutku vasiyetini yerine getirme zamanıdır. Tehlike çok büyüktür. Fakat bunu yaparken çok dikkatli olmalı ve bir iç savaş çıkmasına müsaade edilmemelidir. Düşmanlarınız dişlerini gösteren köpekler gibi pusuda beklemektedirler. Onlara vatanımıza girip demokratik düzen getireceğiz diye Türkiye’yi işgal etmelerine engel olmalıyız. Akıllı davranıp, bu çok büyük problemleri nasıl çözeceğimizi iyi planlar yaparak işleme geçirmeliyiz.
Saygılarla,
Ömer Can Şirikçi
omercan.sirikci@ataturk.org.au
AAKM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Bu Makale Avustralya Hürriyet Gazetesi 11. Sayısında 19 Mart 2013 tarihinde yayınlanmıştır.