NATO projesinde düğmeye basıldı!
Davutoğlu’nun, Suriye’nin kuzeyini bölecek tampon bölgeyi isim isim açıklamasının ardından Irak Kürdistan Parlamentosu da PYD’nin 3 kantonunu tanıma kararı aldı. Plan gerçekleşirse Kürtler denizi görecek
Hedef; Doğu Akdeniz
Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında planlanan ve ilk ayağı Kuzey Irak’ta Kürdistan yönetimi kurulmasıyla tamamlanan “NATO’nun stratejik Kürdistan koridoru”nda ikinci aşamaya geçildi. Suriye’nin kuzeyinden Doğu Akdeniz’e ulaşılması hedeflenen koridor, Ahmet Davutoğlu’nun “tampon bölge” talebi ile destek buldu.
Sıra Türkiye’de mi?
Davutoğlu’nun ardından bir şok açıklama da Irak Kürdistan Parlamentosu’ndan geldi. Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü PYD tarafından kurulan Kobani, Efrin ve Hasakah adlı kantonların tanınması için hükümete çağrı yapıldı. Büyük Kürdistan’ı oluşturacak iki parçanın birleşmesi halinde yeni hedef Türkiye olacak.
NATO’nun projesi sahneye konuluyor
Başbakan Ahmet Davutoğlu, aynı zamanda bir NATO planı olan Kürtleri Akdeniz’e indirecek
olan projeyi açıkladı. Irak Kürdistan Parlamentosu da PYD’nin kurduğu kantonları tanıdı.
Haber: Salim YAVAŞOĞLU
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Suriye’nin kuzeyini bölecek tampon bölgeyi resmen açıklamasının ardından Irak Kürdistan Parlamentosu da PYD’nin kurduğu kantonları tanıma kararı aldı. Böylece Kürtler rahat bir şekilde Akdeniz’e uzanmış olacak. Davutoğlu, aslında ‘NATO’nun Stratejik Koridoru Kürdistan Projesi’nin bir parçası olan bu planı, Al Jazeera televizyonuna verdiği özel mülakatta açıkça ortaya koydu. Davutoğlu, mülakatta düşünülen “güvenli bölgenin” etnik temellere dayalı olduğunu açıkça ifade etti. Buna göre “güvenli bölge” çoğunluğu Kürt olan bir çoğrafya da planlanıyor. Ancak; aynı Irak’ın kuzeyindeki kukla devletin sözde yönetiminde olduğu gibi oluşturulacak güvenli bölgede azınlık olarak Arap, Türkmen, Nusayri gibi etnik yapılar da bulunacak. Bunun nedeni ise Suriye’de Kürtlerin yaşadığı bölgenin Akdeniz’le bağlantısının olmaması.
Çekiç Güç örneği
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Al Jazeera’ye verdiği özel mülakatta oluşturulacak ‘güvenli bölge’için Irak’ın kuzeyindeki kukla devletin kurulmasına temel teşkil eden 1991’de başlayan “Çekiç Güç” uygulamasını örnek verdi. Birleşmiş Milletler’in (BM) Güvenlik Konseyi’ndeki vetolar nedeniyle hiç bir karar alamamasından yakınan Davutoğlu, şunları söyledi: “O zaman Suriye’ye müdahale konusunda oluşan uluslararası koalisyon ve gönüllüler koalisyonu bu konuda belli kararlar alıp havadan koruma sağlayabilir. Bunun örneği de Irak’ta doksanlı yıllarda yaşandı. Birinci Körfez Savaşı’ndan sonra uzun bir süre belli bir paralelin kuzeyi ve güneyi emin bölge ilan edildi ve Saddam’ın saldırılarına karşı korundu. Türkiye, böyle bir koruma alanı oluştuğunda her türlü katkıyı vermeye hazır”
Sınırı çizdi
Davutoğlu, mülakatta güvenli bölgenin etnik temellere dayandırılacağını ve nerelerde kurulacağını da açıkladı. Davutoğlu, şöyle konuştu: “Bunun belli yoğunluklu nüfusların olduğu yerlerde, mesela Halep’in kuzeyinde olması lazım. Çünkü Halep’te hem rejim saldırıları var, hem IŞİD saldırıları var. Halep’le Türkiye sınırları arasında olması lazım. İdlib’in Türkiye sınırına yakın yerlerinde, aynı şekilde Lazkiye’nin kuzeyinde, yine Haseke’de belli bölgelerde, şu anki Cerablus bölgesinde, Ayn el-Arap’da. Bütün bu kuşakta yerleşim merkezlerinin olduğu alanlara göre derinliği değişebilir.”
Çok uluslu
Davutoğlu, güvenli bölgenin ve yaratacağı çözümün bütün Suriye’yi kapsaması, kalıcı olması gerektiğini ve çok uluslu bir yapılanmayı içereceğini de sık sık vurguladı.Davutoğlu, şöyle konuştu: “Bizim burada vurguladığımız husus hangi strateji uygulanacaksa uygulansın bu strateji bütün Suriye’yi kapsamalı, geçici olmamalı, tek boyutlu olmamalı, tek bir bölgeye veya şehre inhisar etmemeli. Nasıl Kürtlerin, ki kardeşlerimizdir, korunma hakları var, aynı şekilde Ayn el- Arap’taki Kürtlerin, aynı şekilde Tel Abyad’daki Arapların, Çobanbey ya da Bayırbucak’taki Türkmenlerin, İdlib’deki Arapların, Afrin’deki Kürtlerin de, yine Kürtlerin de korunmaya ihtiyacı var.”
Hedef özerk Kürdistan
Suriye yönetiminin otoritesinin kırılmasının arkasından bu bölgelerde oluşturulan “Özerk Kürt yönetimi”, Kuzey Irak’taki mevcut, Türkiye’de ise ilan edilmesi an meselesi olan “Özerk Kürdistan” ile bütünleşecek. ABD ve İngiliz odaklı NATO planları ve Büyük Orta Doğu Projesi haritasında bütünleştirilmiş Kürt bölgesi “Free Kürdistan” olarak yer alıyor. Büyük Orta Doğu Projesi’nde, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’den koparılan parçalarla oluşturulması planlanan “Büyük Kürdistan”ın deniz ulaşımı Karadeniz üzerinden planlanmıştı. ABD’nin hazırladığı ve önce BOP, daha sonra Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi adı verilen planın haritasında yer alan “Büyük Kürdistan” böylece hayata geçirimeye çalışılıyor. Orta Doğu’nun ikinci İsrail’i olarak planlanan “Free Kurdistan” haritada Türkiye, Irak, Suriye ve İran topraklarında kurulmuş “birleşik” ülke olarak görülüyor. Uluslararası enerji yatırımlarında savunma danışmanlığı yapan, Pakistanlı emekli Binbaşı Agha H. Amin de ABD’nin NATO üzeriden yürüttüğü planı açıklamış ve “NATO’nun kurtları Suriye’yi yedikten sonra sıra Türkiye’ye gelecek. Türkiye’den Hindistan’a NATO koridoru açılması planlandı. Koridorun bir bölümünde kurulacak Kürdistan, Rus güney akım gaz boru hattının güvenlik dinamiğinde önemli değişikliğe yol açacak” ifadelerini kullanmıştı.
Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/nato-projesinde-dugmeye-basildi-104254h.htm 17.10.2014 02:55
You must be logged in to post a comment.