Türk Boyu Kurd

Nüfusları 30 milyon diye abartılan, tarihlenebilen 3000 yıldır diğer Türk boylarının kanatları altında yaşayabilmiş, aşiret zihniyetini aşamadığı için hiç devlet kuramamış bir Türk boyudur. Adı KURD’dur. Dağlık ve kırlık bölgelerde yaşayanlara denirdi. Aynı boyun insanları Macaristan’a ve Bulgaristan’a da göç etmişlerdir. Dillerinin adı bile Türkçedir. (Kırmanca = Kır Adamı dili).

Kurdlar askerden kaçmak için türlü hileler yaparlar. Tarihin çöp sepetine gitmemek için direnen ve toprak reformunu yıllar önce engelleyen feodal kalıntı toprak ağalarının biçimlendirilmesiyle devlet erkinden hiç hoşlanmazlar. Devletten hep bekler, hiçbir şey vermezler. Ulaşımın olmadığı dönemlerde birbirlerini soyar (şakilik) ya da kaçakçılık yaparlardı. Şimdi gelişen ulaşım sayesinde tüm Anadolu’ya yayıldılar bizi soyuyorlar (petrol, esrar insan kaçakçılığı ve Mafya yöntemiyle). Vergi su parası, elektrik parası vermezler. Feodal kalıntı toprak ağalarının törelerine göre “sürü mantığıyla” yönetilirler. O nedenle bireysel ve bağımsız düşünemezler. Birinci dünya savaşında onları Ermenilerin elinden Kazım paşa ve Türk askeri kurtardı. Yoksa şimdi oralar Ermenistan ve onlarda Kirkor olacaktı.

Venaküler Ağız “Kürtçe”nin Oluşumu

Kürtçe bu topluluğun 300 yıl Pers İlhanlığı’nın egemenliğinden sonra oluşmuş bugünkü Kürtçenin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Elbette emperyalizmin Kürt dedikleri topluluğun bireylerinin birbirleriyle anlaşması işaretlerle yapılacak değildi. Ortaya kırsal-köysel gereksinimleri karşılayacak boyutta bir dil çıkmıştır. Ama bu dil yüzlerce yıl 7-8 bin sözcük boyutunda iken Kürtçülük dönemine yaklaştıkça Farsça-Arapça -Türkçe katkılarla geliştirilmiştir. Ama doğrudan, dolaysız olarak bir Kürtçe dili yoktur. Sümerlilere dillerini Kürtçenin ataları diye göstermeye kalkışmak bilimsellikten uzaktır. Yakıştırmalar olmaktan öteye gidemez. Eski haritalar denildiğinde bu Hititlere dek gider. Anadolu Roma – Helen uygarlıklarını yaşamış bir ülkedir. Bu nedenle her ayrı kökenli ulusun kimi yörelere verdikleri adlar kalmış, onu sonra gelenler ya olduğu gibi bırakmışlar ya da kendileri başka adlar vermişlerdir. Selçuklularla birlikte gelen oymaklar Anadolu’nun yer, yöre, yerleşim yerlerinin adlarını Türkçe ile yıkamışlardır.

Kürt Kavmi Tarihte Türememiştir

Bugünkü varlığı ile gündemde yer alan Kürt diye bir soy / kavim türememiştir. Günümüz doğuluların yani aşiret olarak yaşayanların ataları Turansal soylara dayanır. Tarihi yolculuklar kimlik değişimlerine neden olur. Macaristan-Bulgaristan önceleri duru Turan soylu idiler, dilleri değişti. Dolayısı ile kimlikleri değişti. Bugün İskoçya’da oturanlar İskit) Türk kökenlidirler. Tarih şöyle diyor:”…

İskoçyalı bilginlerden James Fergusson 1872’te İrlandalılar aralarında olmak üzere Avrupalıların kanına Turan kanı karıştığını, İskoçya’ya İskit boylarının gittiklerini. Oraya İskit’ten dönüşme İskoç ülkesi denildiğini, İskoçyalıların atalarının İskitler olduğu yolunda bilimsel savlar ileri sürmüştür. Yani bu tür konularla ilgili görüşler bu açıklamadan yüz yıldan fazla bir süre önce İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinde yapılan bilimsel toplantılarda da dile getirilmeye başlanmıştır. Ayrıca bu görüşle ilgili olarak İskoçyalılar 1320’de Papa’ya dilekçe göndererek kendilerinin İskit soylu olduklarını bildirmişlerdir. İskoçyalıların Turan soylu oldukları yolundaki görüşler böylece kilise yazıtlarına da geçmiş olduğu anlaşılıyor.

Tarihte Kürt Kalıntısı da Yoktur

Ortadoğu’nun MÖ: 3000’den itibaren süre gelen  siyasi haritasına bakılırsa, bu coğrafyada yer almış olan bütün yerleşik  kültürlerden, Sümer, Babil  Elam, Akat, Asur, Urartu, Huri, Hatti ve devamı olan Hitit ile diğer yönden Likya , Frik ve Lidya  uygarlıkları ötesinde de Truva’ya ait sayısız yerleşik maddi kültür  değerlerinin arkeolojik kalıntıları müzelerde yer almaktadır….

Bugüne kadar birilerinin iddia ettikleri gibi siyasi haritalarda, Kürdistan sözcüğünün ancak 1839 Tanzimat’tan sonrası haritalarda kısaca, 1847 sonrası uygulamalarda yer aldıkları görülür… Bu da Batı zorlaması ile bugün olduğu gibi dışa bağlı bir politikanın sonucudur. Tanzimat fermanı öncesi salnamelerde bölgede Kürdistan tanımı görülmez. Ortadoğu’nun M.Ö. 3000’den beri süren tarih ve kültür haritalarında böyle bir siyasal oluşumu belgeleyen yorumlar da mevcut değildir… 1847’den itibaren Padişah fermanı ile Diyarbakır ve çevresi haritalara Kürdistan olarak Batı zorlaması ile geçmiştir… (Bknz: İki karşılaştırmalı harita)

Bu bağlamda şunu da anımsatmalı: Yukarıda ifade edilen tarihi toplulukların hemen hemen çoğu Turan coğrafyası ile bağlantılıdır. ve hepsinin yerleşik düzende  bölgesel olarak MADDİ KÜLTÜR ÖRNEKLERİ VARDIR… MÜZELER BUNLARLA DOLUDUR… Şimdi, kendilerini Kürtçü olarak tanımlayanlara şu soruları sormalı;

“Bütün bu yerleşik toplulukların günümüze kadar intikal eden maddi kültür kalıntıları dikkate alındığında, varlıklarını 2500 senedir sürdürdüklerini iddia eden  bu topluluğun  maddi kültür örneği olarak gösterebilecekleri bir arkeolojik kalıntı, tarihi mezar, çanak çömlek örnekleri var mıdır?

“Varsa, bunlar hangi ülkelerin müzelerinde yer almaktadır?”

TEK BİR ÇANAK ÇÖMLEK ÖRNEĞİ BİLE GÖSTEREMEZLER…

Tıpkı özgün dedikleri belirtilen sözcükler gibi…

Kendilerine göre  yaptıkları uydurma nüfus sayımları da  aynı yakıştırmanın sürdürülmesinden başka bir şey değildir… 20/ 30 milyon nüfus olacak, lisan dedikleri Vernaküler bir dil olacak, bugüne kadar maddi kültür değeri olarak da arkeolojik zeminde en ufak çanak çömlek örneği bulunmayacak…  Adama gülerler…

Anadolu Binlerce Yıldır Türk Yurdu

Diğer yönde coğrafyaya bakıldığında, KURGANLAR Türk kültürüne aittir… Orta Asya’dan, Hazar’ın  kuzeyinde Kıpçak bozkırlarına, Hazar’ın güneyinden Anadolu içlerine kadar binlercesi yer almakladır… Açılan kurganlardaki iskeletlerde  yapılan DNA testleri  Anadolu’nun binlerce yıldır Türk Yurdu olduğunu göstermektedir… En son Çatalhöyük kazısındaki iskeletlerin DNA sonuçlar ki, bir kaç ay önce  somut olarak kanıtlanmıştır. Test sonuçları Orta Asya toplulukları ve Kızılderili genleri ile örtüşmektedir… Acaba bölücü ve ırkçı Kürtçüler’in  hak iddia ettikleri bölgelerde hangi tarihi mezarları ve buralarda bulunmuş maddi kültür değeri vardır?

Moltke’ye yollama  yapmak yeterli değildir… Unutmamak gerekir ki, Moltke de emperyalist politikanın  elemanıdır…. Almanya’nın Şark Meselesi  olarak politik hedefleri içinde ve ” 7 B ” olarak  nitelenen, Berlin’den Basra’ya  kadar uzanan hayat sahası politikası içinde bölgenin denetimini ele geçirmede kendilerine destek sağlamak için bazı aşiretler üzerinden  politika oluşturmaları söz konusu olmuştur… Bu süreç farklı boyutlarda günümüzde de sürmekte olup, oyun kurucuları oldukça çoğalmıştır, işbirlikçileri içeride ve dışarıda da emperyalistler vardır. Toplumda ayrımcılığı yürütmekle görevli taşeronların varlığı ise, gözden kaçmamaktadır. Özetle  konuyu ayrıca  bu açıdan değerlendirmek de  gerekir…

http://www.youtube.com/watch?v=uOhRavIhUls

Print Friendly, PDF & Email

Leave a Reply