KİTAPLAR VE OKUMA
KİTAPLAR VE OKUMA
Bir ülkenin gelişmişliğinin en büyük göstergesi, bence kullanılan teknolojik aletler değil, o ülkede ki kitap sayısı ve kişi başına düşen okuma oranı ile paralellik göstermesidir. Çünkü okumak tüm bilimlerin anasıdır. Ayrıca bütün bilimler okumanın tezgâhından geçtiği için okumak her şeyin başı olmaktadır. Bu nedenle bir toplumun çağdaşlığı ve modernliği bu sistemle ölçülmektedir. Okuyan bir insanın kendisini ifade etmesi, beynimizde taşıdığımız sözcük sayısı ile zenginliğini belli eder. Okumayan ya da az okuyup bunu da sorgulamayan insan, kısır bir döngünün içinde bocalar durur.
Bunu daha iyi anlayabilmek için gelin gelişmiş bazı ülkelerin bu konu ile ilgili istatistiklerine bakalım: Japonya’da 1 yıl içinde kişi başına düşen kitap sayısı: 24. Yunanistan’da 10. Fransa’da 14. Türkiye’de? Türkiye’de kişi başına düşen kitap sayısı yok, kitap başına düşen kişi sayısı var! Nedir o? 1 yıl içinde 1 kitap başına 6 kişi düşüyor.
Japonya nüfusun %14’ünün, ABD’de %12’inin, İngiltere’de %21’inin “düzenli kitap okuma alışkanlığı” var Türkiye’de %1 değil… Binde 1 de değil onbinde 1!!!
Türkiye’de vatandaş günde 5 saat televizyon seyrediyor. Peki, ne kadar kitap okuyor? Yılda 6 saat! BÖL 365’şe; Günde 16 saniye! Türkiye’de dergi okuma oranı % 4, gazete okuma oranı%24… Televizyon izleme oranı kaç? %95!
Kitaba Norveçli bir yılda 137, Alman 122, Belçikalı ve Avusturyalı 100, Güney Koreli 39 dolar ayırıyor. Dünya ortalaması 1,3 dolar. Biz? Yılda 45 sent!
Bu istatistiklere bakarak ülkemizde neden bu kadar kaos(kargaşa) var? Neden trafik kazalarında en ön sıralarda yer alıyoruz? Neden kızlarımızı okula göndermede zorlanıyoruz? Neden bizde Dünya’ya mal olan bilim insanı yok denecek kadar az? Bu nedenleri uzattıkça uzatırız, Değerli okurlar İşte nedenlerinin cevabı yukarıda ki cümlelerde saklı değimli?
Geçmişten beri hakim güçler tarafından kitaplara sıcak bakılmadığını, tarihin sararmış yaprakları arasında görmekteyiz. Şunu çok iyi biliyoruz ki tarihçiler için maddesel kanıt,daha çok yazılı belgeler olduğunu bilmekteyiz. Ancak binlerce yıllık tarihsel süreç içinde pek çok yazılı belge daha çok dinsel nedenlerle yok edilmiştir. Eski ileri uygarlıkların belki de tüm sırlarının saklandığı büyük kütüphaneler değişik zamanlarda bağnaz hükümdarların saldırısına uğramış binlerce kitap içinde ki sırlarla cayır cayır yakılarak ortadan kaldırılmıştır.
İşte “ yeterli yazılı kaynak yok” diyen bazı tarihçilere tarih boyunca yakılan kütüphanelerin bir bilançosuna bakalım:
- M.Ö. 330 Persepolis Kütüphanesi’nin yakılması: Makedonya İmparatoru Büyük İskender ( ki kendisi bilime çok önem veren bir lider olarak bilinir) Persepolis Kütüphanesi’ni yakmıştır.
- M.Ö. 212 ‘de Çin’in mitolojik beş kraldan biri olan Chin Shin Huang Çin’le ilgili bütün kitapların ve edebi eserlerin yakılmasını emretmiştir. Büyük kraliyet kütüphanesi de dahil bütün kütüphaneler yok edilmiş ancak bazı metinler mağaralarda ve manastırlarda saklanmışlardır. 100 yıl sonra Wang Tao-Shih isimli Taocu bir rahip, bazı mağarada yer alan bu kütüphaneleri bulmuştur.
- M.Ö. 75’deSibilli yazıtlarının yok edilmesi. Roma’da ki fanatik Apollan tarikatı rahipleri, bağnaz ruhlarını yakan ateşi, Sibilli yazıtlarını yerle bir ederek söndürmüşlerdir.
- M.S. 490 İskenderiye Kütüphanesi’nin yakılması: Romalı bağnaz rahipler, İskenderiye Kütüphanesi’ni ikinci defa yakmışlardır.
- M.S. 700 yüzyılda Katolik el yazmalarının yakılması: Cahil ve mutassıp papazlar ilk Katoliklerden kalma 10.000 ruloluk el yazmasını yakmışlardır.
- M.S. 783, Bizans kitaplıklarının yakılması: İsoryalı Leon Bizans kitaplığında ki 300.000 kitabı yakmıştır.
- M.S. 789, Torur, Nantes ve Toledo kitaplıklarının yakılması: Charlemagne, içinde binlerce kitap bulunan bu kütüphaneleri ateşe vermiştir.
- M.S. 1300 yıllarında Haçlıların İstanbul’da yaktığı kitaplar: İstanbul’a ele geçiren Haçlılar, İstanbul’u yağmalarken kitaplıkları da ateşe vermişlerdir.
- M.S. 13 yüzyılda Cengiz Han’ın yaktığı kitaplar: Moğol İmparatoru Cengiz Han ele geçirdiği yerlerde ki pek çok büyük kitaplığı ateşe vermiştir
- M.S. 13 yüzyılda Moğol Hülağü’nün Bağdat’ta ki Bâtini Kütüphanesi’ni yakması: Hülağü , önce Alamut Kalesi’ndeki Bâtıni Kitaplığı’nı daha sonra da Bağdat’ta ki elyazmalarını yaktırmıştır.
- M.S. 14 yüzyılda Ortaçağ Avrupası’nda Katolik Kilisesi’nin yaktığı kitaplar: skolastik düşüncenin kıskacında ki Ortaçağ Avrupası’nda, Katolik Kilisesi’nin doğmalarına aykırı bilgilerin yer aldığı binlerce kitap, bu kitapları yazanlarla birlikte yakılarak yok edilmiştir. * (Skolastik düşünce; dar düşünce, sınırlandırılmış düşünce demektir. Bilinen bir düşüncenin dışında hiçbir düşünceye hayat hakkı tanımamadır. Olaylara siyah beyaz bakmadır).
- M.S. 15 yüzyılda İspanyol Engizisyonu’nun yaktığı Endülüs kitapları: İspanyol Engizitörleri, çok değerli Arap Endülüs kitaplıklarını yakmışlardır.
- M.S. 16 yüzyılda İspanyolların Maya ve İnka elyazmalarını yakması: Amerika’nın keşfinden sonra gözü dönmüş İspanyol istilacıları ve bağnaz papazları (Diaga de Landa) gibi çok sayıda Maya ve İnka elyazmalarını yakmışlardır.
Tarih boyunca yakılan kütüphaneler ve yok edilen kitaplar, insanlığın ortak belleğinin ve ortak geçmişinin de yok edilmesine de yol açmıştır. Yakılan kitaplar tarihte büyük boşluklar oluşmasına neden olmuştur. Büyük ihtimalle eski uygarlıkların sırrı, yakılan bu kitaplarda gizlidir, diyor ve şu güzel sözle yazıyı bitirmek istiyorum.
“Kitapları süs olarak dolap içinde tutmanın hiçbir değeri yoktur; çünkü o zaman kitapla diğer eşyalar arasında bir ayırım yapamayız.” (John B. Bangs)
Adnan GÜLLÜ
Tarih Araştırmacısı
Kaynak: http://bizimelbistangazetesi.com/yazar.asp?yaziID=15696